3 Mart 2008 Pazartesi

Hayatın Kökeni



BÖLÜNEN HÜCRELER

Canlılığın en temel kuralı, "Hayat yalnızca hayattan gelir" prensibidir. Bir canlı, ancak diğer bir canlıdan kaynak alarak oluşabilir.


Evrimciler canlıların cansız maddeden kendiliğinden oluştuğunu iddia ederler. Oysa bu, biyolojinin en temel kanunlarına aykırı bir Ortaçağ hurafesidir.
Darwin'in teorisinden söz edildiğinde, çoğu insanın aklına "insanın atasının maymun olup olmadığı" sorusu gelir. Oysa bundan çok daha önce, evrim teorisinin açıklaması gereken sayısız soru vardır. Bunların ilki ise, yeryüzündeki ilk canlının nasıl ortaya çıktığı sorusudur.
Evrim teorisi bu soruya karşılık, yeryüzündeki ilk canlının, tesadüfler sonucunda cansız maddenin içinden oluşan bir hücre olduğunu iddia eder. Yani teoriye göre, yeryüzünde sadece cansız taşın, toprağın, gazların vs. bulunduğu bir dönemde, rüzgarın, yağmurun, yıldırımların etkisiyle tesadüfen canlı bir varlık oluşmuştur. Oysa evrimin bu iddiası, biyolojinin en temel kanunlarından birine aykırıdır: Hayat yalnızca hayattan gelir, yani cansız madde hayat oluşturamaz.
Cansız maddenin hayat oluşturabileceği inancı, aslında bir Ortaçağ hurafesidir. "Spontane jenerasyon" adı verilen bu teoriye göre, farelerin buğdaydan oluştuğuna, ya da böceklerin yemek artıklarının içinden "kendiliğinden" var olduklarına inanılmıştır. Darwin'in teorisini ortaya attığı dönemde ise, mikropların cansız maddeden kendiliğinden oluştuğu sanılmıştır

Hiç yorum yok: